Ufuk Tan Altunkaya / Salonlar Kapatılırken Mücadeleye Devam
Bir tiyatro düşünün ki bir devletin en gözde tiyatro mekanı olsun. Devlet orayı yapmak için yıllarca bütçesinden zorlamalara gitsin ve simge bir mekana dönüştürsün. O mekanı da ülkenin en gözde yerine diksin. Adeta sanatsal dönüşümünün, modernleşmesinin yapı taşı olsun ve yıllar geçtikten sonra da o bina çürümeye terkedilsin.
AKM tam yedi yıldır kapalı. Çürümeye terkedilmiş, yeri gelmiş korku imparator- luğunun polis merkezine dönüştürülmüş, yeri gelmiş içindekiler de hurdacılar da satılmış… AKM nasıl ki bir dönemin sanatsal anlayışının simgesiyse bugün de simge oluşunu koruyor. Günümüz sanat anlayışının resmini bize tam anlamıyla sunuyor.
Tüm bu tablo içinde devletin kültür politikası net bir şekilde gözüküyor. İşte bu noktada da tiyatroların mücadelesi daha da zorlaşıyor, daha da bir güç istiyor. Bu tablo ki bugün sahneler, tiyatrolar bütçe sıkıntısı çekiyor, yerlerinden oluyor ve tek gücünü de artık sadece onu sahiplenen seyircisinden alıyor.
Bugün seyirciye de, tiyatrolar da düşen mücadeleye devam etmek ve geniş kitlelerle yoluna devam etmek. Belki sokaklara çıkıp gücünü arttırmak, belki çeşitli bireysel politikalarla ulaşılabilirliği arttırmak ve vazgeçilmez olan tiyatroyu daha da vazgeçilmez kılmak.
Kültür politikalarının eksikliği AKM gibi çok sayıda tiyatronun kapanmasına yol açtı. Geçen ay kapanan salonlara bir yenisi eklendi ve Mekan Artı’da kapanan sahnelere eklendi. Ancak bu umutsuzluğa yol açmamalı. Yenilmişlik duygusuna yol açmamalı. Sahneler, tiyatrolar ve seyircisi daha umutlu, daha güçlü mücadelesini sürdürmeli. AKM ile beraber yeniden sahnelerine kavuşmalı. Mekan Artı’nın kapanış metninden alıntıyla yazımızı noktalayacak olursak:
Türkiye’deki sanat ve kültür politikalarının nasıl işlediğini, sanatçının yaşamasına yönelik değil, her an cezalandırılmasına yönelik bir sistemin hakim olduğunu, bizden önce mücadele eden ve bayrağı teslim aldığımız değerli sanatçılardan biliyorduk. Fakat bu durması imkansız bir koşuydu artık. Bayrağı devralan engellere aldırmadan koşacaktı.
Bizler beş yıl önceki heyecanımızı muhafaza ederek, yeni bir yer bulup yolumuza devam edeceğiz. Sanatın, popüler olandan beslendiği, tek bir sese dönüştüğü bu dönemde; güçlü olanı güçlendirmek ve güçsüz bir muhalife dönüştürerek hükmedenin varlığını kuvvetlendirmek için değil, aykırı olan sanatı, hükmeden yanında güçlü ve sert bir zıt olarak var etmek için kendi varlığımızı koruyacağız!
Yolumuza devam edeceğiz…
Sadece biz değil, yanımızda binlerin olduğunun bilinciyle yolumuza devam edeceğiz…