Yeni Metin Seçkisi
Herkese yeniden merhaba!
Bu ay sizler için seçtiğim oyunlar yenimetin.com’un usta kalemlerinden. Yenimetin.com genç ve çağdaş yazarların ağırlıklı olduğu bir dijital yayın platformu olsa da usta kalemler onları yalnız bırakmıyor. Bu sayıda size yenimetin.com aracılığıyla kitaplarını hemen edinebileceğiniz üç usta oyun yazarının oyunları arasından bir seçki yaptım. Birer oyununu seçtiğim birbirinden değerli yazarların başka oyunlarına da siteden ulaşmanız mümkün.
Sedef Ecer’den Silsilename
“Silsilename”, uzun soluklu bir belgesel çalışmasının sonucu kaleme alınmış sıra dışı bir oyun. Yazarın deyimiyle Mezopotamya’da bir yerlerde, kadınların Gılgamış Destanı’ndaki kadar gözyaşı döktüğü hayali bir diyarda geçiyor. Sahnedeki dört kadın ve dört erkek birer mirasçı olarak adlandırılabilir. Devraldıkları miras ise travmalar ve acılar ne yazık ki. Cellatların ve kurbanların çocuklarının bir araya getirildiği oyundan umut çıkar mı? Eğer bunun mümkün olmadığını düşünüyorsanız oyunu muhakkak okumanızı tavsiye ederim. Çünkü oyun her satırıyla canımızı yaksa da ‘nefreti’ ustaca kovalamayı başarıyor. Şimdiye dek oynandığı her ülkede büyük yankı uyandıran bu uluslararası metin için Sedef Ecer tam iki yıl gece gündüz çalışmış. Ecer oyunun, Erivan, Paris, Berlin ve İstanbul’un ortak yapımı olduğunu söylüyor. Yazarımız “Oyunu bu dört ülkede yaşanan farklı tarihlerin, bana ilham veren öykülerini uç uca dizerek oluşturdum ve hayali bir toprağa taşımayı seçtim” diyor. Oyunun yazılması için bu dört ülkede yüzlerce insanla temas etmiş, hikayelerini dinlemiş ancak sonunda bu gerçek hikayeler ve kişiler yerine tamamen kurgu bir oyun ortaya koymuş. İyi ki de öyle yapmış; çünkü yarattığı kurgu sayesinde hiçbir spekülatif tarih bilgisi oyunu yıpratmayı beceremiyor. Gerçek bir tarihten süzülerek gelen öyle derinlikli bir anlatı var ki, zihnimize doldurulmuş tüm kirli bilgilerden sıyrılıp acılara en yalın ve insani haliyle yaklaşma olanağı yaratıyor. Tiyatroyla ilgisi olsa da olmasa da antik tiyatro oyunları birçok insanın kütüphanesinde yer edinmiştir. Çünkü bu metinler bizi her okuduğumuzda saatlerce düşündürebilecek derinliğe sahiptir. “Artık öyle metinler yazılmıyor!” diye hayıflananlardansanız, dikkat! Sedef Ecer, “Silsilename” metniyle sizi yalancı çıkarabilir.
Özen Yula’dan Pusulasız
“Pusulasız”, “Silsilename”den bambaşka bir oyun elbette; ancak tematik bir paralellik olduğu için yenimetin.com’da yer alan birçok başka Özen Yula oyunu içinden bu oyunu seçkiye almak istedim. Oyun çok yalın bir fikir üzerine inşa edilmiş. Geçmişini ve ülkesini geride bırakan ve kurtuluş umuduyla Avrupa’ya gelen iki insan bir müzede karşılaşırsa? Bir Sırp ve Türkiyeli’nin geçmişleriyle ve birbirleriyle yüzleştikleri oyun boyunca, oyun kişileri bir müzenin içindeler. Her ikisi de birbirlerinin “nereli” olduğunu öğrendiği andan itibaren iki etnik kökenin birbirine duyduğu tüm ön yargıları kuşanma refleksini gösteriyorlar. Her ikisinin de zihnine yerleştirilmiş kodlar birbirleriyle sempatik yaklaşmalarının önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Oyunun başında birbirinin kontrastı gibi görünen bu iki adamın aslında nasıl birbirlerine benzediklerini fark edecekleri bu uzun gün, aynı zamanda her ikisi için de bir yüzleşme gününe dönüşüyor. Oyunun dili zaman zaman gülümseten bir ironiyi içinde barındırıyor. Geçtiğimiz yıllarda Salt Galata’da ilginç bir reji ile sergilenen oyun, izleyici tarafından beğeniyle karşılanmıştı. Oyun gerçek bir müzede başarılı bir biçimde rejilenmiş olsa da, metnin yapısı çok farklı rejilerle yeniden yorumlamaya oldukça açık. Unutmak için terk etmek isteği, bu aralar hemen hepimizi saran bir istek olsa gerek. Siz de içinde bulunduğumuz zor günlerin çaresinin gitmek olduğu düşüncesine kapılanlardansanız, oyunu okuyup bunun iyi bir fikir olup olmadığını yeniden düşünmenizi tavsiye ederim.
Yeşim Özsoy’dan Yüzyılın Aşkı
Madem ki seçkideki tüm oyunların unutmak ve ülkelerin tarihi ile bir bağı var, öyleyse Yeşim Özsoy’un ‘bir hatırlama oyunu’ dediği “Yüzyılın Aşkı” oyununa yer vermemek olmazdı. Yaşadığımız toprakların sekiz farklı dönemine, sekiz farklı aşk hikayesinin içinden baktığımız bu oyun, sahneye taşındığında nasıl bir etki yaratır bilmeyi çok isterdim; ancak seyretme şansım olmadı. Ben okurken öylesine keyif aldım ki, bir gün yeniden sahnelenecek olursa en ön sıradan izleyeceğim muhakkak. Yeşim Özsoy aynı zamanda yenimetin.com’un mimarlarından biri. Yeni metin yaklaşımlarını sıkı takip eden ve yazdığı oyunlarda yeni bir dil, yeni bir anlatım biçimi yaratmayı başaran usta isimlerden. “Yüzyılın Aşkı” çok yalın bir anlatıma sahip; bazı cümleler ezberinize almak isteyeceğiniz kadar etkileyici ve şiirsel. Oyundaki her bir hikaye başlı başına bir oyun olabilecek nitelikte olduğundan, her hikaye geçişinde buruk bir tat bırakıyor. Her yeni hikayenin ilk satırlarını okurken bir öncekinin etkisinden sıyrılmaya çalıştığınızı hissediyorsunuz. Zaman zaman gülerek, zaman zaman içinizi acıtarak okuduğunuz bu hikayeler kronolojik bir sırayla ilerlemiyor. Bu tercih, imgelemimizde kışkırtıcı bir etki yaratıyor. Klasik bir dramatik yapının olmayışı ‘bu bir hatırlama oyunudur’ tanımıyla örtüşüyor. Oyunun yapısı belleğimizin hatırlarkenki atlamalı haline benziyor. Bu oyunu sahnede izlemiş olsaydım bile kendi belleğimin ritmiyle okuyarak alımlamayı da isteyeceğim cinsten bir oyun…
Eğer bahsi geçen oyunları merak ettirmeyi başarabildiysem, ne mutlu bana. Bu ay unutmak, yüzleşmek, hatırlamak temalarını seçip ayıklamaya çalıştım. Acılarını nefrete dönüştürmeyen kurban ve cellatların hikayesi “Silsilename”nin umudumuz olması, pusulasız kalsak da ülkemizi terk etmek zorunda kalmamamız, acılarla dolu bu yüzyılda aşk, sevgi ve barışı hatırlayarak güzel günlere kavuşmamız dileğiyle…,

1.182