Merve Engin – Güzel şeyler bizim tarafta*
Canım okuyucu
Eğer tamamını indirdiyseniz elinizde 300 küsur sayfalık sanat yıllığı var. Hani basabiliyor olsak… Dur bakayım neden basamıyorduk, hah sansür… Pardon.. Basabiliyor olsak, araba tekerinizin altına koyunuz kaydırmaz.
Unuttuğumuz onlarca şey, bir yılda.
Yok yok, sadece kötülerin notları düşülmedi, iyi şeyler de bulacaksınız içinde.
Mesela Datça Tiyatro Festivali!

Beni ve hatta en çok İstanbul ve sonra oyuncu tayfasını çok heyecanlandırdı. Daha heyecanlandıran kısmı bu yıl tekrar edecek olmaları! Hani, her şey bitiyor derken, karın altından çıkan kardelen gibi.
Hayır hayır, kardelen o soğukta nasıl da baş kaldırıyor arabeski ile değil.
Tam da içimiz üşürken olması gereken heyecanın orada gözümüzün önünde, yüreğimizin dibinde bitmesi gibi gerçekçi bir heyecandan bahsediyorum.
En olmaz anda bile umudu hatırlatmasından bahsediyorum.
Ordaydık işte.
Hatırlayıp döndük.
Hatırladığımıza sarıldık.
Böyledir hep.
Onlar kahraman olduklarına inanmazlar.
Siz de inanmayın.
Onlar sanatla büyümenin ne olduğuna erken aymış çocukların yapması gerekendi. Yaptılar.
Her dönem birileri taşın altına elini koyar. Zanaat, sanatı doğurur.
Sanat, sızdığı yerleri güzelleştirir, sonra birileri güzeli anlamaz, zaman dönüşür, biraz karanlık basar, gücünü toplamış yeni neferler çıkıverir.
Sanat, kahramanların hikâyelerini sıradan insanlarla anlatmaya devam eder.
Yaptığımız Antik Çağ’dan bu yana gelen anlatı sanatını devam ettirmektir.
Görevimiz olan şey, bizi kahraman yapmaz.
Onlar da kahraman değiller.
Haklarında yazı yazılmayı hak eden, çalışkan, inançlı, vicdanlı; paylaşmak arzusu ile dolu, anlatmanın kıymetini bilen bir grup atom karınca.
Şimdi yıllığı tararken, onların sayfasına geldiğinizde, içine yayılan umuda güvenin.

Datça Tiyatro Festivali’ni her mecradan takip edin.
Bir de çığlığımızı hatırlıyorum; hani kadınlı erkekli sahneye çıkılıyordu, “Kadınların ne işi var orada?” demiş biri indirmiş, sonra bizim bir çıkışımız vardı geri, daha uzunca bir süre, indirmeye cesaretleri olmayabilir.
Kahraman olalım diye kendimizi öne attığımız günler değildi o günler de. Olması gerekendi. Biz anlatmaya gönül verenlerin yapması gereken.
Kanmayınız, sanat ile uğraşan insanlar kahramandırlar sözüne.
Sıradan insanlarız biz, aynı sokakları aynı belediye başkanını paylaşıyoruz sizinle.
Kahraman görmeyin bizi, biz de kendimizi; önünüz önderiniz, değil, yanınızdakileriz biz.
Farkımız olduğuna inanıp, yalnız bırakmayalım birbirimizi.
Salonlarda, sergilerde, sokaklarda, deniz kenarında karşılaşıp, şu yıllıktaki güzelleri konuşmak üzere!
İyi okumalar…