Hakan Atalay / İçses – Dış / Gün
Bin dokuz yüz seksen yedi’den beri; iki bin on altıncı oyun. Ferhangi Şeyler… Seksen beş senesinde yakılmıştı Şan Tiyatrosu. Biz daha emekler iken. Afitap’ın Kocası İstanbul, o harika Ferhangi kitap. Yoksa, kimler yakmıştı?
İlk cemre yirmi şubatta; havaya
Bir Delinin Hatıra Defteri, doksan sekiz senesi Ragıp Erdem yönetmiş, Ahmet Yücel oynamıştı, hevesimize heves katmışlardı otuz altı hafta boyunca dekoru kurduktan sonra o küçük delikten izlerken.
Ragıp Hoca demişti o zaman; “Bu oyunu zamanında Genco Erkal’dan izleyecektiniz” diye. Şükür…
İkinci cemre yirmi yedi şubatta; suya
Ve gene bombalar patladı.
Öldüler gene
Alıştık gene
Yirmi sekizinci kez buluştu binlerce insan Enka’da. Yirmi dokuz mart’ta bitecek kültür sanat buluşmaları, programa bir göz atmalı… Seneye gene buluşulur…
Biri çocuk oyunu, beş oyunu var Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nun sokağa çıkma yasağı olmayan mahallelerinde…
Allahım ne güzel oyun Gündüz Niyetine; Tiyatro Tem.
Hacı Komünist, Elveda Ssk okunsun gene… Türk Tiyatrosu Kürsüsü teklif edilmişti Ferhangi bir Kanada üniversitesinde adama, askerlik görevi yerine getirilmediği için yurtdışına çıkış izni verilmemişti Şan Tiyatrosu yakılmadan önce. Nasreddin Hoca da tuttu Şam’ın yolunu, kaçakçı zannedilip öldürüldü, malumunuz hiçbir gazetede yazılmadı; zira Ahmet Hakan, hocanın orada olup olmadığından emin değildi.
Bütün horozların bir İspanyası vardır ve onu kanatlarının altında saklarlar…
Tam bu replik çıktı ağzından, ben de onunla beraber söyledim. Harika bir histi. Ah canım Gogol… O papaza uyup yakmasaydı o yazdıklarını, kim bilir kaç yayınevi daha nasiplenecekti…
Muğla havalimanı polisi, İstanbul havalimanı polisini çok da ciddiye almadığını beyan etti: “Beni ilgilendirmez İstanbul polisi” öyle işte…
Üç milyon insan, üç milyon avro, üç milyon yıl…
Elli beş tacizciden ellisi mülteci değilmiş…
Room çok iyi film ve Leo çok üzgünüm…
Üçüncü cemre altı mart; toprağa.
İki bin on beş yılı, Everest Yayınları ilk roman yarışmasında ödüle layık; Bora Aşık, Geceyi Atlatabilmek, okunmasın mı?